René Magritte hissiyatına Paul Auster açıklaması:

Dün akşam René Magritte’in Golconde’u üstüne yazdığım yazıdan sonra, Sayın Paul Auster sanki yorumumdan rahatsız olmuş gibi, yeni kitabı “Karanlıkta’ki Adam” da makul bir açıklama getirdi bana. Tamamen tesadüf olduğuna inanmak istemiyorum, belki de öyleydi ama tam anlamıyla bu kafa karıştıran mevzu üzerineydi.
Magritte’in benim üzerimde uyandırdığı tuhaf hislere sahipler için Auster’ın açıklamasını buraya aynen naklediyorum. Bakalım beni ettiği kadar sizi de tatmin edecek mi?

“…Frisk kollarını masaya koyup ileri doğru uzatarak konuşuyor: Gerçek dünyada mıyız, yoksa değil miyiz?
Ben nereden bileyim? Her şey gerçek gibi görünüyor. Her şey gerçeğe benziyor. Burada, kendi bedenimin içinde oturuyorum ama aynı zamanda burada olamam. Olabilir miyim? Başka bir yere aitim.
Burada olmasına buradasın ama başka bir yere aitsin.
İkisi birden olamaz, ya biri olmalı, ya öteki.
Giordano Bruno adı sana tanıdık geliyor mu?
Hayır, hiç duymadım.
On altıncı yüzyılda yaşamış bir İtalyan filozof. Bruno eğer Tanrı sonsuz ise, o zaman sonsuz sayıda Tanrı olmalıdır diye iddia etmişti.
Bu makul görünüyor,tabi Tanrı’ya inandığını varsayarsak.
Adam bu görüşü yüzünden yakıldı. Ama bu düşüncesinin yanlış olduğu anlamına gelmez değil mi?
Neden bana soruyorsun? Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum. Anlamadığım bir şey hakkında nasıl fikir yürütebilirim?
Geçen gün o çukurda uyanıncaya kadar yaşamın başka bir dünyada geçmişti. Ama onun var olan tek dünya olduğuna nasıl emin olabildin?
Çünkü…çünkü bildiğim tek dünya oydu.
Oysa şimdi başka bir dünya tanıyorsun. Bundan ne çıkarıyorsun Brick?
Anlayamadım.
Tek bir gerçek yoktur Onbaşı. Pek çok gerçek vardır ve bunlar dünyalar, dünyalar ve karşı dünyalar, dünyalar ve gölge dünyalar olarak birbirine paralel yürürler ve her bir dünyayı başka dünyadaki kişi rüyasında görür ya da onu hayal eder veya onu yazar. Her bir dünyayı başka bir akıl yaratır…”


KARANLIKTAKİ ADAM
Yazan: Paul Auster
Çeviren: Seçkin Selvi
Can Yayınları, 2. Baskı
Sayfa: 67 - 68

Yorumlar

Ümit Kurt dedi ki…
Ben de yakın zaman önce okumuştum bu kitabı. Benim altını çizdiğim yerler daha farklıydı kitapta...