Hakkımda Yedi İlginç Bilgi Mimi

Sevgili Kitap Kurdu’nun “Hakkımda Yedi İlginç Bilgi…” konulu mimini yanıtlıyorum. Benim için eğlenceli bir konuydu. Dolayısıyla yazmayı da okumayı da sevdim. Bu yüzden bu mimi blogumu takip eden bütün blog sahiplerine paslıyorum. Kimse için ısrarcı değilim. Kişisel konulardan ya da mimlerden hoşlanmayanlar pasımı karşılamak zorunda değiller. Ben topumu atayım, arzu eden olursa yanıtlasın.

1- En sevdiğim yiyecek limon kabuğudur. Her hafta en az bir kilo limonun kabuğunu ve içlerinin bir kısmını yerim. Nerede kalın kabuklu ve az sulu şu koca limonlardan görsem gidip alırım. Gece uyurken bile aklıma düşer, kalkar yerim. Limon kabuklarını atanlara anlamsızca sinirlenirim. Evde limon olmazsa kendimi dil altı hapı tükenmiş tansiyon hastası gibi hissederim.

2- Kitaplarımı kesinlikle ödünç vermem. Çok gerekli değilse kimseden ödünç de almam. Kütüphanelerden bile kitap almayı sevmem. Birine hediye etmek için kitap alsam dahi ya bende olan bir kitabı alırım, ya da kendime de aynından alırım. İmkânım oldukça benden ödünç kitap isteyene de gider istediği kitabı satın alırım.

3- Denize, havuza girmekten, otellerden, gürültülü yerlerden, barlardan, diskolardan, düğünlerden, müzikli partilerden hoşlanmam. Yüksek sesli müzik dinleyemem. Yüksek sesle konuşanları da dinleyemem.

4- Eşyaların yerleriyle ilgili takıntılı biriyimdir. Yerlerinin değişmesinden rahatsız olurum. Dağınık bir yerde uyuyamam. Özellikle yamuk tabloları mutlaka düzeltirim. Öğrenciyken sırf kravatı yamuk duruyor diye bir hocamın dersini dinleyemediğimi hatırlarım.

5- İlköğretimden üniversitede okuduğum süre dahil olmak üzere resim yaparak güzel sanatlar eğitimi veren okullara hazırlandım ancak kazanamadım. Bakarak resim çizmekte pek iyi değilimdir. Fakat beni resim çizerken görenler mutlaka kendilerinin portrelerini çizmemi isterler. Buna gerçekten sinir olurum. Her iyi resim yapan iyi portre çizecek diye bir kaide yoktur, diye buradan ilgililere seslenmek istiyorum.

6- Uykudan uyandırıldığımda yataktan çıkana kadar ne konuştuğumu bilmem. Hele ki telefonla görüşmem gerektiyse karşımdakinin vay haline. Zira mantıklı cümleler kuruyor izlenimi bıraksam da çoğu zaman konuştuğumu hatırlamam. Biri bana bu haldeyken bir şey yapmamı söylerse yapacağım konusunda vaatlerde bulunabilirim. Ancak bu vaatleri yerine getirmem için uyanık olduğum bir zamanda tekrar hatırlatılmaları gerekir.

7- Konuşurken anlatmak istediğimi ifade etmekte eksik kalırım. Telefonla konuşmak benim için kısmi fobi sayılır. Konuşurken yanlış anlaşıldığım çok olur. Üniversitedeyken derdimi bir türlü izah edemediğim ama Allahtan ki beni tanıyan bir hocamın bana: “İrem ne anlatmak istiyorsan akşam bana mail at lütfen,” dediğini bilirim.

Yorumlar

destinayılmaz dedi ki…
eğer bana sorsaydın ben de sana bunları ve aynı elle 5 farklı stilde yazı yazabildiğini yüzüklerin efendisi için bursaya gittiğini:) ve benzeri şeyleri söylerdim.(liste baya uzar heralde)
İrem Nas dedi ki…
Sanırım o dediğini yaptığımda 16 yaşımdaydım. :)
Adsız dedi ki…
Teşekkürler...