Havalar Sorar


Hava mı soğudu ne yine vakitsiz?
Biz ona kış demeden,
Aş demeden yaz rehavetini...
Vakitsiz yazdı yine ne varsa insana dair.
Kadınlar kırmızı paltolarını giymeden aksak yürürken henüz,
Adamlar nefeslerini duman ederken sıklaşan adımlarına,
Yağmurlar şemsiyesiz karşılanırken hâlâ ne ivedi,
Tıkır tıkır, tangır tungur ve tak tak aşınmış yollarda telaş sesleri,
Kuyruklarına bağlanmış tenekelerin gürültülüsüyle,
Herkesin peşinde şaka! Yalnızlıklara bezgin bir davet,
Hüzün esen soğuk havalar sorar önce:
Nedir bu acele, hadi bakalım şimdi nereye?
Herkes kendine yürür oysa kendi kendine,
Mevsimsiz bütün yollar bu insanın kendine,
Kusurlu sebeplerden, bütün müphem acele,
En çok da şu karanlık ve kesret koca şehirlerde,
Ne lütufkâr, ne hüzünlü, ne çaresiz, ne gürültü, ne şık...
Bilmez mi sorar niye, bilmeye ne bu evecen halet?
Müstear isimlerle imzalı yalan, tüm yalnızlıklara davet.
Kendine yetişmeye bir adım kala hep insan,
Bir esimlik rüzgâr var anca, kendine bir adım kala,
Yalnızlıklarını kremalı pastalarda, sönüveren mumlarla sunmaya...

Ne oldu? Anlatıyordum işte...
Bir dakika! Hava mı ısındı ne yine vakitsiz?
Biz ona yaz demeden,
Aş demeden hüznü soğuk rüzgârları,
Yine mi geç kaldık kendimize?
Haydi tamam geç o zaman, başka bahara.

Lütfen canım havalar, madem öyle,
Bu mevsim bildiğini sorma sen de böyle…

Yorumlar

lorelai dedi ki…
bendenbenkim,öylesine yoğun yazıyorsun edilecek her laf boş kalıyor.bir yazının içine girebilmek ne büyük mutluluktur:)
İrem Nas dedi ki…
Teşekkür ederim, değer bulunmak daha büyük mutluluk. :)
Yani sadece kulağa hoş gelen şeyler yazmamanız çok hoşuma gidiyor ya. Gönülde, histe, hayalde alıyor hissesini...
Bilmem niyedir, "iyki doğdun" diyesim geldi... :)
Yazdıklarınız bizi buralara, böylesine çekiyor azize efendim :)
İrem Nas dedi ki…
Çok teşekkür etmekten başka söyleyecek söz bulamıyorum. Hepsi sizin kıymetli özeninizden, okumaya ve anlamaya çalışmaya değer bulmanızdan... Onur duydum, sağolun.