Anıya Hizmet Mimi


Sevgili “la luna bir yer” "anılarımız ve anılarımızın eşyalara yüklediği anlamlar" konulu bir mim göndermiş. Pek hoş bir mim, kendisine teşekkür ederim. Kişisel bir beyanat beklenmiyor olsa bu konuda yazılacak çok şey var elbette.  Bir anımsamanın neredeyse yarısı bir eşyaya ait sayılabilir.

Anısal bir ilinti kurup eşyalarını önemseyen biri değilim. Daha doğrusu onları anısal bir ilinti kurmaya kalktığım anda ortadan yok etmeye meyil gösterecek kadar önemsiyorum. Evet, önemsiyormuşum, her neyse… Aslında bana ait olan şeylerin bana ait olmamalarını arzulayıp ortadan kaybolma isteğim sıklıkla nükseder ki bu isteğim yalnızca eşyalarım ile ilgili değildir. Bir gün bu isteğimin üstesinden gelmeyi değil kendisini gayet gerçekleştirmeyi umuyorum. Şimdisinde ise en fazla görmezden gelebiliyorum.

Güzel bir günde, kötü bir anımsama günümü pek nadir sabote edebilir ancak kötü bir günde güzel  olan herhangi bir şey bile haletimdeki her şeyi dibe götürebilir. Bana kötü bir günü anımsatan bir şeyi atabilirim örneğin. Güzel bir günü anımsatan bir şeyi de atabilirim. Bir eşyanın güzel bir anıyı hatırlattığını fark ediyorsam, bunu fark ettiğim gün kesinlikle kötü bir gündür ve o an güzel bir şeyi hatırlamanın iyi gelmeyeceği kadar... Aynı şeyi defalarca söyleyecek kadar hatırlıyorum evet, nihayetinde ortadan kadırırım.

Sıkıcı olmamak adına aynı şeyi defalarca farklı şekillerde söyleyebilirim, o kadar önemliyse söylerim. Söylüyorsam önemlidir ve bilinçaltında yarattığı sıkıntıtdan dolayı büyük olasılıkla önemsenmemiştir. Buranın konumuzla ilgisi yok, başka bir şey hatırladım. Hatırladığım başka bir şey başkalarının hakkımdaki fikirlerini fazlaca önemsiyor olabileceğime dair olabilir, böyle olabilirse atılabilir, sevmedim çünkü bu da bana başka bir şeyi anımsatmaya gediklidir. Atalım ve geçelim, eşyalar mı diyordum?

Şimdi düşündüm de bir eşyayı her ana dair kılmak anımsamanın ötesine gidecek kadar bir şey hatırlatmamasını sağlayabilir. Yıllardır hep taktığım saat şeklinde bir yüzüğüm var örneğin, hiç atmaya kalkışmadım, belki bundandır. Ama belli de olmaz. C’est la vie... İnsan kendini iyi bilmez bir şey...

Ne diyordum… Çok yanlış zamanlarda, çok yanlış şeyleri dahi atma heveslisi biriyim işte. Bütün bu heves zatımda çeşitli pişmanlıklara sebep olduysa da istemsizce, biriktirmeden, işe yarar veya yaramaz diye düşünmeden, önemli-önemsiz her şeyi ortadan kaldırırım. Nitekim hafızam, hiçbir eşyanın anılarıma hizmet etmesini gerektirmeyecek kadar kuvvetli olmakla lanetlidir. Bir de onların varlığıyla hafızama büsbütün baskı yapılmasına izin vermenin anlamı olmamalı diye düşünüyor olabilirim.

İnsan kendini iyi bilmez bir şey...

Sesler, kokular, izler, çizgiler, renkler, tatlar,  bir rüzgârın esiş yönü, bir suyun akış şekli, birinin mimikleri, bir kağıdın uçuşu, bir kelime vs. bu anımsatma işine daha çok yaramıştır bünyemde, gelin görün ki onları atmak mümkün değil.

Her neyse diyeceğim odur ki öyle bir eşya hatırlamıyorum, kesin atmışımdır. Bak şimdi kendime fena alınmış bulunuyorum. Fotoğraflara sayılır mı? Onlara bile doğru dürüst bakmam. Bir anıya ait birinin yüzünün hafızamdan silinmişliği de yoktur zira. 

Kaç kere "bir" ve "şey" yazdıysam o kadar hatırlıyorum.

Mimi -yanıtlamayı arzu ederlerse eğer- dalgasesleri’ne, Hayalin Derinlikleri’ne ve Su’ya gönderiyorum.

Yorumlar

Hayat Belki Bazen dedi ki…
İlginç ve güzeldi!
mesed hanım. dedi ki…
Çok teşekkür ederim bendenbenkim.
Tam içeriye girmişsin, kapının ardı herkese açık bir yandan da.

kocaman sevgiler.
Elif Gizem dedi ki…
Güzeldi... İnsan anılarına giderken kendi bakış açısını bile keşfedebiliyor, kendinden ayrılmış gibi.
İsmimiz geçmiş burda :)
Çok memnun oldum efendim.
Bir iki gün zarfında yazarım ölmezde sağ kalırsak.

Bir de enterasan geldi valla yazı :) Kötü manada değil ama.
Demek hiç bir şeye bir mana yüklemiyosunuz. Kendinize ait sebeler ile. Oda iyi tabi :)
Görüşmek üzere efendim :)
İrem Nas dedi ki…
Öncelikle dileklerini iletenlere teşekkür ederim.

Sonra Hayalin Derinlikleri, mana yüklememek demeyelim, Elif Gizem'in dediği gibi aslında. :)