Bu hafta sonunun kayda
değer filmi “Wilbur Wants to Kill Himself” tir. Bir önceki hafta sonunun kayda
değer filmi ise “Grbavica” idi. Cumartesi kadar sevilmemiş bir zamanların
isimleri de Temmuz ve Ağustos’a aitti. Bir Temmuzda doğdum, her Ağustosta
büyüdüm. En çok Ağustosları hatırlarım, çok sıcak olur. Çokluk yazacak bir
şeyim yoktur. Bazı adamlar bazı kadınları sadece sarhoş olduklarında ararlar.
Adamların kendilerinin sarhoş olduklarında bazı kadınları aramalarını bir türlü
anlatım bozukluğu yapılmamış bir cümleye sığdıramadım. Anlatım bozukluğu
yapmamın sebebinin kafamın içine yapışmış başka bir şeyle mutlaka bir ilgisi
vardır. Çünkü ben bütün anlatım bozukluklarını kasıtlı yaparım. Her neyse… Sonra
o kadınların bir tür delikli duvar olması var. O kadınların fısıltıyla kanırtılmak
için olması var. Bazı kadınlar bu yüzden var. Bazı kadınların duvarlarında oğul otları var. Bazı
kadınların çok güzel de saçları var. Pişmaniye gibi… Birbirine hiç benzemeyen
iki adamın el yazısını gördüm. El yazılarının birbirlerine benzemesinin onları
birbirlerine benzetmeyeceğini anlatmaya çalıştım. İnsanların birbirlerine şu
veya bu açıdan benzemekten hoşnut olup olmayacaklarının üzerinde durulması
gerek. El yazılarına bakmak güzeldir. İnci gibi dizilimli el yazılarına
bakmaktan imtina etmek lazım… Sahiplerinden kaçmak da... Bazı yanakların
kızarmadan dallarından koparılması var. Sonra kızarmayı unutabilirler. “Senin
söylemediğin bir şey var,” cümlesini “Her şeyi söyleme,”cümlesiyle aynı yerde
defalarca duymak tezadının etkileyici bir tarafı yok. Çünkü hiçbir şey söylememekle
her şeyi söylemek arasında etki anlamında hiçbir fark yok. Sonra bir zamanın şair
babaları eskiden titremiş harflerini kızlarına göstermekten utanabilirler. O babalar
gidebilirler de… Parasetamol içerikli ilaçların kafein ihtiva etmesine karşın
baş ağrısı çekenlerin kurtarıcı olması başka, çok kafeinin baş ağrısı demek
olması başka. Bazı insanların göründükleri gibi olmadıklarının farkında olmamaya
çalışmaları zahmetli bir çaba… Sonra “bazı insanlar” demek hoş bir şey değil. Bazı
kadınların çok güzel saçları var demiş miydim? Tam sayılarda kalmamış
rakamların canımı sıkması bir yana bir gün lazım olur diye müsveddelik kâğıt
biriktirmek kâğıtlara külliyen hakaret. Her gün ülkenin nereye gittiğini düşünmekle, kendinin
nereye gideceğini düşünmek paralel bir yamuk gibi… Cripple and The Starfish çok
hüzünlü bir şarkı. Her şey ne garip, diye düşünmek monotondan boğulmuşların
işi. Birilerinin öleceğini düşünmek, ölmenin kendisinden daha korkunç… Öldüm
biliyorum. Önyargıdan ölmek var… Unutmamayı ölesiye istemek büsbütün unutmanın
en iyi yolu… Susmalıyım bunu. Beni şunu dinlerken kuru temizleyin.
--
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
Onu da mutlaka hatırlardım.
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım.
--
Yorumlar