Svante’nin Mutlu Günü / Benny Andersen


Amma da sabah, bak!
Güneş kızıl ve yuvarlak.
Banyoya gidiyor Nina’m.
Oturmuş peynir ekmek yiyiyorum.
Hayat insanın en kötü şeyi değildir
ve birazdan hazırdır kahve.

Çiçekleniyor çiçekler.
Köşede bir örümcek gidiyor.
Eğer varsa yeterince,
Uçuyor kuşlar sürü halinde.
Mutluluk insanın en kötü şeyi değildir
ve birazdan hazırdır kahve.

Çimen yeşil ve ıslak.
Arıların keyfine yok diyecek.
Ciğerler susamış havaya.
Ah, ne güzel mis hava!
Sevinç insanın en kötü şeyi değildir
ve birazdan hazırdır kahve.

Duşun altında şarkı.
Mutlu olduğunu anlamalı.
Gökyüzü de öyle bir mavi ki.
Bense anlıyorum çok iyi.
Mutluluk insanın en kötü şeyi değildir
ve birazdan hazırdır kahve.

Nina geliyor işte
çıplak, öpüyor sevgiyle,
gidiyor odaya ıslak tenle
saçlarını düzeltmeye.
Hayat insanın en kötü şeyi değildir
ve birazdan hazırdır kahve.

[1972, ”Svante’nin Şarkıları”’ndan]

Çeviren: İsmail Haydar Aksoy


Yorumlar

mesed hanım. dedi ki…
"bence sen
geçmişteki saat, tatlı su balığı
incecik yerinden
kırılmış şeysin yahut zar
bir su gibi
akıyorsun şu soğuktan ak ne zarı
sen o eski gümüş,
bir gök aydınlığı küt küt
her kabuğun içi,
gün sonu lavantaya çalmış lavanta
bir yalan, bir
yalanla bölünen geniş yaprak
minareye vuran güneş ya da torbayı kaldıran adamsın
kırılırsan kırıl ne
yaparsan yap sürekli vuran taşsın
her şeysin ince
giyer naylon toplar artarsın
öğleyin yani
çalınan kapı, giden ablam ay gibi
kambur köşker,
köşker ipliği ve güzel mahallemiz
kesilen saç,
beğenilen elbise, oynanan oyun
en geniş at soluğu,
taşlardan çıkan ses
senin adına
toplanmış erikler vişneler
yarısı yenmiş
elmalar, sarı çiçekler
suya giderken
unutulan çocuk sensin
ne yaparsak yapalım
büyük okyanus,
iri tane, iri
yağmur, iri zeytin, iri incirsin
gece sessizce
yatağına girip kıvrılan kadın
nasılsa orda
küçülen kaybolan ellerinle kirpiğinle
kanatılan
damarlarım akıtılan kanım öz suyumsun
korkularımdan kaçıp
sığındığım kutsal kelime
günlerce yapılan
hazırlık her gün açılan dükkan
bence sen orta
yaşlarına gelmiş bir kadınsın
ya geçtim ben
bunları ya her günkü bembeyaz ağrı"

Arif Burun
Dergah dergisi
Ekim 2009