Kitabe-i Seng-i Mezar



Via Uno’nun 2002 yılına ait, ayak tabanlarının önemini vurgulayan başarılı reklam çalışması.
 
Sıradan biri olduğumu fark ettiğimde yaşım 12’ydi. Kimsenin benden bir farkı olmadığını ya da benim kimseden, kimsenin kimseden… Hangi ifadenin daha şık duracağını kestiremedim şimdi, her neyse. O günün farkındalığını okulun bando takımında olamayışıma atfetmiştim… Aklımda kalan en belirgin şey sıradanlığa dair keskin bir koku, gerisini pek hatırlamıyorum. 

İnsan kendini zaman zaman özel ya da farklı hissedebilir. Hele o sıralar zihninin merkezinde şiddetli herhangi bir şey varsa.

Örneğin şu sıralar hayatımdaki en önemli şey sağ ayak tabanımın vaziyeti. Üstüne basamayışım ve bir süre de basamayacak olmamın beni Süleyman Efendi şiiri yazabilecek bir Orhan Veli’ye dönüştüreceğine bir an inanmıştım. Sonra aklıma Süleyman Efendi’ye yazık olduğu geldi… Süleyman Efendi’yi, Orhan Veli’den, kendimi de başka bir yerden ayıramayınca vazgeçtim.

Doktor: “İki gün bana küfredersin ama iki gün sonra beni hatırlamazsın bile. İnsan öyle bir şey… Ben yine de beni unutmanı istemem, o yüzden bir ay sonra tekrar gel,” dedi. İşte o an bir daha, kendimi az değil, bir şiirin kahramanı olabileceğime bile inandırdım. Ben şiirden olacaksam Doktor, Orhan Veli olabilirdi.

Çünkü Doktor bana ‘bugünlerin yarınları var’ sözlü bir şarkıyı ‘her şeyin bir bedeli var’a devşirerek söylemişti.

Orhan Veli, Süleyman Efendi, Doktor ve ben bir rakı sofrasında sohbet ediyorduk. Süleyman Efendi sıradan biri olduğundan emindi, Doktor’a göre sıradanlık bedel ödeten bir şeydi, Orhan Veli sıradan bir insanın iç dünyasının hiç de sıradan olmayabileceğini söyledi, masamızdaki büyüğün şişesini gösterdi… He balık, balık, diye atıldım. Garson kaç porsiyon istavrit istediğimizi sorunca kendime geldim…

Yine de sıradan bir insanın hayatında en önemli şeyin bir gün ayak tabanının vaziyeti olabileceğini söyleseler inanırdım.

Ayağımı sürüyerek yürümeye çalışmam hayatımda bir dönüm noktasıdır.

Hani diyeceğim o ki aylar sonra bu ehemmiyetli kaydı ayak tabanlarınıza iyi bakın diye girdim.

İnanmadığım pek bir şey yok, o da inanmaya inandığım için.

Yorumlar