İş görüşmeleri
ve özgeçmiş hazırlama gibi konularla alakalı pek çok yazı okudum, pek çok
özgeçmiş ve önyazı hazırladım ve iş görüşmesinde bulundum.
Günümüz
çağında iş başvuruları için özgeçmişlerin ilk iletim yeri haliyle internet
ortamı oluyor. CV hazırlama konusunda bilgi veren pek çok yazıya ulaşmanız
mümkün. Ancak benim izlenimim bu konuda yazılmış yazıların çok kurumsal ve
Avrupai bir format üstünden gidildiği yönünde oldu. Zaten okuduklarımın pek
çoğu yabancı makalelerden çevrilmeydi ve Türkiye ortalaması gerçeklerine pek
uymuyordu.
Bu yüzden
blogun formatına pek uymasa da bana danışan arkadaşlarım için bir şeyler
yazmaya karar verdim. Bu yazdıklarımı özellikle gerçekten kurumsal dinamikleri
yerine getiren kuruluşlardan ziyade ortalama özel sektör başvuruları için
dikkate alırsanız daha anlamlı olacaktır. Bazı kurumları ve işverenleri tenzih ederek
ve umarım faydası olur diye düşünerek başlıyorum.
Türkiye’de iş
bulma süreçleri genellikle bir tanıdık veya yakın (torpil) aracılığıyla başlar.
Bu, özgeçmişiniz işverenden önce mevzudan ve sizin potansiyelinizden bihaber
birinin elinde olacak demektir. Bu kişilerin yüzde doksanı özgeçmişinizi şöyle
bir göz gezdirmek dışında okumazlar. Sizin kendi hakkınızda anlattıklarınız,
sizin hakkınızda anlatılanlar ve göz gezdirme neticesinde edindikleri imajı
harmanlayarak ortaya büyük olasılıkla çok abartılı, sizin hakkınızdaki gerçekliği
tam olarak yansıtmayan bir ön bilgi iletirler. Aracı olacak kişiyi
tanımıyorsanız dahi çekingen olmayın ve mutlaka bir ön görüşme yapmaya çalışın.
Tam olarak neyi yapıp yapamayacağınızı basit bir dille belirtin. Görüşmeye
çağrılırsanız eğer, sizin için böyle dediler, sürprizleriyle karşılaşmayın. Özgeçmişiniz,
hiç tanımadığınız halde aracı olacak kişinin yeğeni, aile dostunun çocuğu olmanız
gibi sıfatlarla iletilmiş olabileceğinden, fahri amcanız, ablanız vs. hakkında
samimi görünebilecek bilgiler edinin, not alın, yaratıcılığınızı kullanarak sizi
zor durumda bırakmayacak samimiyetler uydurun. Özgeçmişinizden önce bu kişiyle tanışıklığınız
önünüze gelecektir.
Özgeçmişinizi
onu hiç okumayacak, sadece göz gezdirecek, iş konumuyla ve sizin
potansiyellerinizle hiç alakası olmayan bir kişinin bile anlayacağı bir dille,
soru işareti bırakmayacak şekilde hazırlamaya özen gösterin. Bizde özgeçmişler
aracılar tarafından hiyerarşiye uğratılmaz. Direk işverene yahut işverenden
daha yetkin konumdaki kişiye iletilir. Özgeçmişinizi çoklukla insan kaynaklarından
önce aracılar ve bu kişiler görür. (Tabi bakma gereği duyarlarsa.) Genellikle
işverenlerin finansal mevzular, tanışıklık, hemşehrilik gibi mevzular dışında
ilgilendikleri pek bir konu olmaz ve sizinle görüşme işini bu konuda bilgi
sahibi olduğunu düşündükleri kişilere veya bölümlere iletirler. Olur da özgeçmişinize
bakacak olurlarsa, bu da neymiş, diye düşünecekleri sorular sormalarına yol
açacak ifadeler kullanmayın zira bilmeyebiliyorlar. Örneğin “MBA” yerine “Yüksek Lisans” yazın. Erasmus, yazıp geçmeyin. Erasmus’un bir
öğrenci değişim programı olduğunu belirtin.
Çalıştığınız
yerlerin, eğitim aldığınız kurumların tam isimleri, tarih bilgisi ve yerinin tam
olması önemlidir. Eğitim bilginize A Üniversitesi yazıp geçmekle, A Üniversitesi
- B Fakültesi - C Bölümü yazmak arasında büyük fark vardır. Bu sizin detaycı ve
dikkatli biri olduğunuzu gösterir. Özgeçmişinizin yeterince dolu gözükmediğini düşünüyorsanız
bu mevzuları detaylandırmak, varsa tez çalışmanız, konusu, danışmanınız, daha
önce çalıştığınız iş yerlerindeki görev tanımlarınız gibi konuları belirtmek
özgeçmişinizin daha dolu görünmesini sağlar. Kalabalık bir CV’de bu gibi tanım
detaylarına girmek pek iyi değildir. Dolu ama uzun olmayan özgeçmiş makbuldür,
bunu unutmayın.
CV’de görünen
isimlerin unvanları, detaylarıyla belirtilmiş okul isimleri gibi, sizin mesleki
becerilerinizle alakası olmayan belirteçler bile sizin adınıza daha ciddi bir imaj
bırakır. Referanslarınızın iş pozisyonlarını, varsa akademik ünvanlarını, hatta
üniversitedeki şu proje yöneticisi, bu başkanı gibi unvanlarını bile belirtin. İş görüşmesi yaptığınız kişilerin bu kişilerle
tanışık çıkması ihtimali olabilir. Ya da görece "havalı" ünvanı bulunan birinden eğitim almanız-tanışıklığınız "havalı" bir izlenim yaratabilir. Doğum tarihinizin tam olması ve doğum
yeriniz bile hemşehrilik ve burç ekolünden imaj edindirir. O isimler, aa sen
şunu tanıyor musun, o dönemde şu arkadaşım vardı, benim de halam Adana’da,
burcu başkasa kesin titizdir, ben de yengeçim ya, gibi hiç profesyonel olmayan fikirlerle, bir
şekilde işe yaraması muhtemel faydalarda bulunabilir.
Özgeçmişinizi
online ortamda iletecekseniz eğer, dosya ekini “İsminiz-Özgeçmiş” şeklinde yazın ve “pdf” formatında gönderin. Kalabalık karşıdan yüklemeler kutusunda,
karmakarışık bir masaüstünde ne olduğu belirsiz bir CV dosyası olarak kalıp
silinme, o an için bulunamayıp ertelenme olasılığınız yüksektir. Ayrıca isimli
bir dosyadaki isim akılda kalır. Mail konularına ise asla sadece “CV” veya “Özgeçmiş”
yazıp göndermeyin. Çok büyük olasılıkla özgeçmişinizi gönderdiğiniz kişiye
konusu Özgeçmiş-CV olan yüzlerce mail gidiyordur. Arada kaybolursunuz. Eğer
aracı varsa konuya “şu kişi aracılığıyla” yazın veya yine isminizin büyük
harflerle olduğu bir konu başlığıyla gönderin. Özgeçmiş maillerini mesai bitimi
saatlerinde ve hafta sonu göndermemeye özen gösterin. Hafta sonu biriken
mailler arasında mailiniz aşağı sıralarda kalır, mesai bitiminde ise ertesi
güne atılma, yine yığılan mailler neticesinde aşağılarda kalma olasılığınız
yüksektir. O yüzden özgeçmiş maillerini mesainin ilk saatlerinde göndermeye dikkat edin. Online iş bulma sitelerine ise dosya eki olarak mutlaka “pdf”
formatındaki özgeçmişinizi de ekleyin. Online başvuru yapmakla kalmayın,
başvurduğunuz kurumun insan kaynakları mailini yahut iletişim mailini bulabiliyorsanız
özgeçmişinizi uzun olmayan ancak iyi bir önyazıyla oraya da gönderin.
Eğer kalabalık
bir özgeçmişiniz varsa her kuruma aynı özgeçmişi göndermemeniz iyi olacaktır.
Kurumun dinamiklerine, siyasi duruşuna göre ya da onları alakadar
etmeyeceğinizi düşündüğünüz konulara göre özgeçmişinizin yeniden
düzenlenmesinde fayda vardır. Bu anlamda portföyünüz genişse her kuruma
aynı özgeçmişi göndermeyin. Başvuru yapacağınız kurumu tanımaya çalışın. Kısa
ve öz, niyetinizi açıkça ifade eden ve özgeçmişinizde yer almadığı halde
kurumla ilgili olabileceğini düşündüğünüz bilgileri ekleyerek bir ön yazı
mutlaka yazın. Kurumun dinamiklerini araştırın ve her kuruma -haliyle- aynı ön
yazıyla başvurmayın. Hem klasik, hem de yeni nesil bir özgeçmişiniz bulunsun. Hala
pek çok kişinin “yeni nesil” diye tabir edilen özgeçmişlerden haberi
olmadığını görüyorum. Google’dan yeni nesil özgeçmiş formatını
araştırabilirsiniz. Görsel anlamda gösterişlidir ve günümüz şartlarına çok daha
uygundur. Bazı kurumlar bu gibi yenilikleri takip etmenizi çok önemserler. Yine
de kurum dinamiklerine göre yeni nesil bir özgeçmiş mi klasik bir özgeçmiş mi
daha iyi olur konusunda kararı size bırakıyorum.
İşe alınma meselesi
Türkiye’de sizin dinamikleriniz ve potansiyelleriniz dışında çokça şansa
bağlıdır. Görüşme yaptığınız kişinin, ya da özgeçmişinizi online ortamda gören
ilk kişinin ruh hali, malum torpil tarif edilen aracılar gibi dinamikler genellikle
potansiyelinizin önündedir.
O yüzden sonuç
ne olursa olsun moralinizi bozmayın, şans faktörünü her daim göz önünde
bulundurun. Bu yazdıklarımın şahsi
deneyimlerimin ve gördüklerimin “çoğunluğu” üstüne bir genelleme olduğunu,
hafif bir üslup benimsemeye çalıştığımı ve büyük kısmını etik olarak
onaylamadığımı da bilmenizi isterim.
Herkese iyi
şanslar dilerim,
Yorumlar