Müzik dinliyormuş, sigarası da varmış, kahvesi de ama cümlelerin öğeleri devrikmiş yoksunluktan. Güya başı da dönmüyormuş, harflermiş dönenler kelime olmaya… Çok sıcakmış ama saçlarını da toplamıyormuş. Bir avuç laf etseymiş ya saçları efendim, toplarmış. Gözlükleri de kirli değilmiş ki, bakışlarıymış kararıp söz söz olan... Her şeye de bahanesi varmış, her şey de kendine sandırmak istediği gibiymiş. Bahaneler dizermiş harf harf…
Kahve bitmiş, sigaradan midesi bulanmış, masanın altında oturduğunu unutmuş. Gözlükleri de pismiş zaten. Bir şey sandığı da çokmuş, özlemeye de sevmeye de üzülmeye de bahanesi yokmuş. Meğer ilacını unutmuş. O bahaneleri değil, bahaneler onu diziyormuş da haberi yokmuş.
Yorumlar
Üstüne bariz kelimeler dökülmüş. Şu siyahlar üstünde, ne de güzel gözükmüş.
Sonra bi daha okudum.
Bir kahvede kendime doldurdum.
İçeyim derken, kaldığım yeri unuttum.
Baştan okuyayım dedim.
"Okuma" dedi.
"Niye ?" dedim.
Bahanesi çokmuş,öyle söyledi...