Fatmagül'ün Suçu Ne?


Vedat Türkali “Umutsuz Şafaklar” ismini verdiği bir öykü tasarlar. Öyküde dört adamın tecavüzüne uğrayan Fatmagül isimli bir kızın tecavüzcülerinden biri ile evlendirilmesinin ardından yaşadığı Stockholm sendromu anlatılıyordur. Tecavüz vukuatı üstünden, Türkali usulünde sosyolojik bir eleştiri yapılmış, gelenekler ve insan ilişkileri sorgulanmıştır.

Senaryo çalınır ve 7 yıl boyunca ortaya çıkmaz. 7 yıl sonra Erman Film Şirket, başrollerini Müjde Ar ve Orhan Gencebay’ın paylaştığı “Batsın Bu Dünya” isimli filmle senaryoyu ortaya çıkarır ancak, senaryo oldukça değişmiştir. Vedat Türkali bunun üstüne 1976 yılında şirkete dava açar. 1983 yılında sonuçlanan dava ile şirket yaklaşık 170 bin lira para cezası ödemek zorunda kalır.

Hikâyenin akıbeti dönemin ünlü yönetmenlerinden Ömer Lütfi Akad tarafından Erdoğan Tümaş’a anlatılır. Erdoğan Tümaş hikâyeyi senaryo haline getirir ve Osman Seden’e verir. Dava kazanıldıktan sonra hikâye özgün haline senaryo olarak uyarlanır ve Süreyya Duru yeni film için yönetmen koltuğuna oturur.

1986 yılında ortaya Aytaç Arman ve Hülya Avşar’ın başrollerini paylaştığı, döneminin başarılı filmlerinden olan “Fatmagül’ün Suçu Ne?” ortaya çıkar.

Yıl 2010 olur.”Fatmagül’ün Suçu Ne?” prime time dizi kuşağına uygun bir dizi film senaryosu olarak tekrar ele alınır. Başroller son dönemin popüler oyuncularından Beren Saat ve Engin Akyürek’e, haliyle popüler kültürün nabzını iyi tutabilen genç yönetmenlere ve senaristlere teslim edilir.

Öncesini Süreyya Seden’in sinema versiyonundan izlediğimiz öykü, doksanlı yıllarda çocuk olanların televizyonda mutlaka rastladıkları, travmatik etkili bir anı olmuştur. Zira Fatmagül’ün tecavüze uğraması, ardından evlendirildiği adamın pişmanlıkla Fatmagül’ü suçlayarak yaptığı işkenceler yürek dayanmaz cinstendir. Fatmagül’ün kocası hamile kalan kızın bebeğini tekmeleyerek öldürür vs.

Gelin görün ki bu sosyal içerikli toplum eleştirisi film yerini bu TV dizisiyle bambaşka bir söyleme, toplumsal bir sapmanın boyutlarını göstermeye bırakmıştır. Tecavüz üstünden nasıl pirim yapılacağının açık örneği olan dizi gazetelere: “Beren bu gece tecavüze uğrayacak,” başlıklarıyla haber olmuş, dramatik, travmatik, söylematik vs. her mesajı layıkıyla dışlamıştır. Beren Saat’in daha önce rol aldığı bir TV dizisindeki sevişme sahnesini binlerce lira ceza ve kapatmayla karşılayan RTÜK, dehşet verici bir tecavüz sahnesine sahip bu dizinin, okulların açılmadığı ve çocukların çizgi film izlediği sabah vakti bir saatte, ayrıca prime time kuşağında dört defa arka arkaya yayınlanmasına sesini çıkarmamıştır. Ve bakın tecavüzü nasıl meşrulaştırılmıştır…

Fatmagül sabahın erken saatlerinde balığa çıkacak nişanlısını uğurlamak için deniz kıyısına gider. Ancak, sarhoş ve ilaç almış dört arkadaş tarafından alıkonur. Arkadaşlar önceden Fatmagül’ü görmüş ve beğenmişlerdir. Acaba elbiseleri ıslanmış halde koyununu dereden çıkarmaya çalışan çoban kızı, o mudur? Anlaşılmak istenir, elbiselerine içki boca edilir. Bu sırada Fatmagül’ün yüzüne sürekli zoom yapılır. Bağırarak kurtulmak isteyen Fatmagül’ün ağzına nişanlısının boynundan aldığı fular bağlanır. Üç adamın art arda tecavüzüne uğrar. Bütün ince detaylarıyla ve başarılı oyunculuklarıyla akıllara kazınacak bir sahne organize edilir. Sahne bir sinema filmi olmadığı farz edilince gereğinden çok uzun bir süre devam eder. Fakat o da ne? Dördüncü adamın Fatmagül’e tecavüz ettiği gösterilmez. Oysa ettiği, yerde yatan Fatmagül’ün yüz açısından, adamın suratına yakın plan çekim yaparak sezdirilmiştir. Zira o masumdur, zira Fatmagül’ün evlendirileceği iyi çocuktur. Zira Fatmagül ile birbirlerine âşık olacaklardır.

Bir sinema filmi öyküsünün, bir prime time TV dizine uyarlanmasını, tecavüzcüsüyle evlendirilecek olan kurbanın cellâdına âşık olmasının, tamamen yalnız kalma ve dışlanma güdüsüne karşı koyamadığı için alışmaya ve sevmeye çalışacağı sapkın Stockholm sendromu ilişkisinin, para uğruna meşru ve sempatik gösterilmesini izlediniz.

Tepkim bu usulsüzlüğedir. Hikâye bir sinema filmini gayet kaldırır niteliktedir. Kaldı ki aslı çok başarılı bir toplum eleştirisidir. Ancak öykünün aslında tecavüzü, tecavüzcüyle evlendirilmeyi ve bir travmayı bu kadar sempatik gösteren ve kör gözüne parmağım demeden meşrulaştıran bir tarafı yoktur. Bundan pirim yapmak için çarşaf çarşaf tecavüz reklamı yapılacak bir hali de yoktur. Hele ki görüntü izlemeye alışamamış, kendini TV karakterlerinin biçimlerine büründürmeye çok meraklı bir ülkede herkesin TV izlediği bir saatte gösterilebilirliği hiç yoktur.

Bu kadar bilinçaltı mesajı, bu kadar bilinçli bir şekilde iletebilen ve iğrençleştirebilen yapım ekibini tebrik ediyorum. Bu sahneyi bu kadar başarılı canlandırarak sinirlerimi alt üst etmeyi başarabilen çekim ekibini ve oyuncuları da tebrik ediyorum. Aynı ekipten, aynı başarıda bir de recim edilme hikâyesi bekliyorum.

Yorumlar

sny dedi ki…
lutfen iremm turkiyeyi iranlastırmayalım. daha da yozlastıralım...