Yıllar sonra ilk defa gece 23.00’da
uyumak üzere yattım ve sabah 06.30’da uyandım. Yeni bir ofisim ve iş
arkadaşlarım var. Nereden geldiği belirli bir öfkenin birikimiyle anlamsıca
konuşuyorum. Ne dediğimi anlamayacak kadar çok konuşuyorum. Herkes kendisiyle
konuştuğumu sanıyor olabilir. Muhtemelen bu yüzden ilgisiz davranıyorlar ancak ben
kendi kendime konuşuyorum. Kimsenin kahve ve sigara tüketmediği bir yerde
yapılacak en iyi şey bu. Cibelle şarkı söylerken bir yerlere gitmesi beklenen
bakışlar yok mu? Yok. En kötüsü de bu
işte. Dünyanın her yerinden getirilmiş nağmeleri denememe rağmen ortak bir
beğenide buluşan tek bir şarkı bulabildim. O da Lili Boniche’den Ana Fil Houb
oldu. Bakışlar hala duruyordu. Kimse sigara dumanından gemi yapmayı
düşünmüyordu. Zaten kimse biraz bile paranoyak değilken, herkes çok bile
tepkisel. Kötülükten, hayal kırıklığından ya da mutsuzluktan biraz dahi
alınmamış nasip sahipleri tuhaftır. Gözlerini kaparlar, vazifelerini yaparlar.
Gençler ve gençlik tuhaftır. Kendini akranlarından 20 yaş yaşlı hissettiğin bir
yerde onlardan en az 15 yaş genç sanılmanın müzik çalarken başını veya kıçını
sallamanla özdeşleştirilmesine öl denir. Bazı kadınlar ve bazı adamlar bazı
şeyler için yeterince yaşlı olduklarını sanırlar. Olgun mu demeliydim? Kavun gibi sanırlar.
İnsan kendine birinden bir şey
beklemediğini söylüyorsa kendine yalan söylüyordur, hayattan bir şey
beklemediğini söylüyorsa da hayat ona yalan söylüyordur.
İki aydır periyodik aralıklarla
mavi ekran veren ama her nasılsa çalışmaya devam eden bir bilgisayarım var.
Bugün bir bilgisayar doktoru bana onun yakında çökeceğini söyledi. Mavi ekran
veren bir bilgisayarın çöküşüne bir an önce şahit olmak istiyorum, dedim.
Neden, diye sordu. Çünkü yıkılacakmış gibi durup da yıkılmayan mutsuzluk
yalancıları görmeye dayanamıyorum, dedim. Demedim öyle bir şey, sorsaydı da
demezdim. Sence bugün yağmur yağar mı, diye sordum. Günde üç defa tırnaklarımı
boyuyorum. Sırayla yeşil, mavi ve siyah ama sen görmüyorsun.
Bir şeyin yalan olmamasına
ihtimal vermelerim git gide ölüyor. Ölümden başka her şeyin çaresi vardır.
Pepino da aslında patlıcangillerden bir kavundur. Birbirlerine benzemeyen bir
şeyler hatırlamıyorum.
"Herkes kendi zayıflıgını bildiği için kimse bir diğerine güvenmez." (Göğü Delen Adam: Papalagi)
"Herkes kendi zayıflıgını bildiği için kimse bir diğerine güvenmez." (Göğü Delen Adam: Papalagi)
Karşılamadığın topa, yapmadığın
hamleye belki katlanırsın. Ama kendinin büsbütün bir hamle olduğunu fark edersen
kendine katlanamazsın. Bunu fark etmemen için birileri çok hamle yapar; sonra da bunu 'katlanmaman' için yaptıklarını söylerler. Oysa kendi katlanmalarına engel olmak istiyorlardır.
Kendini katlayan bir adamın hikâyesi
için: “Black Books”
Kendine katlanamamaya alışan bir adamın
hikâyesi için: “Gişe Memuru” yahut “Tatar Çölü”
Yorumlar