(Ders İngilizce, öğrencinin yaşı 12, diyaloğun bir kısmı İngilizce gerçekleşmektedir.)
“Evet, senin adın ne?”
“…”
“Bir ismin vardır herhalde.”
“Ben adımı sevmiyorum.”
“Peki, öyleyse sana seslenmemden hoşlanacağın bir ad söyle.”
“…”
“Mustafa olur mu?”
“Benim adım Koray.”
“Koray, biraz kendinden bahseder misin?”
“…”
“Kaç yaşındasın, hangi okula gidiyorsun, nerede doğdun, kardeşlerin
var mı?”
“…”
“Peki, öyleyse hoşlandığın şeylerden bahset. Televizyon
programları, bilgisayar oyunları, en sevdiğin ders…”
“Ben hiçbir şeyden
hoşlanmam.”
“Anladım. O zaman hoşlanmadıklarından bahset.”
“Hiçbir şeyden
hoşlanmadığımı söyledim.”
“En hoşlanmadığın şeyden bahsedebilirsin mesela.”
“…”
“Koray sence ben bütün bu soruları neden soruyorum?”
“Bilmiyorum.”
“Sadece ne kadar İngilizce bildiğini anlamaya çalışıyorum.
Ne olduğunun hiç önemi yok, istediğin herhangi bir konu hakkında bana İngilizce
birkaç cümle kurman ya da birkaç kelime söylemen yeterli.”
“Ben İngilizce sevmem,
bilmem de.”
“Geçen dönem karnendeki İngilizce notun kaçtı?”
“Dört.”
“Hiç bilmeyen biri için iyi bir not.”
“Kopya çektim.”
“Kopya çekecek kadar İngilizce biliyorsun öyleyse.”
“Hocam yeter allasen. İstemiyorum
işte, ne uğraşıyorsun?”
“Ne kadar İngilizce bildiğinizi nasıl anlamamı önerirsin
Koray?”
“How much do you speak
English, diye sor.”
Yorumlar
Bunu size yazdıran hissiyatı bilemiyorum ama yüzümde tebessüm oluştu bittiğinde okumam.
Ellerinize sağlık...