Çocukken Ibn Tufeyl'in Hayy Bin Yakzan isimli felsefi romanından uyarlanarak yapılan "Hay" çizgi filmini izleyenler bilirler. Hay ıssız, bomboş bir adada bir ceylan tarafından büyütülen bir çocuktur. Anne ceylan öldüğünde Hay onun bedeninin soğuduğunu fark eder ve doğal olarak önceleri onu yaşatanın bildiği ısıtıcı tek ışık, yani ateş olduğunu düşünür. Çocuk gözlerimizle önce Hay'a inanmaya dururuz. Sonrasında anlarız ki işin aslı bizim bildiğimiz ateşle çözülmüyor.
Zaman zaman hepimiz ışığımızı kaybediyoruz. Bizim ışığımız Hay'ın ıssız adadaki ateşi değil. Aslolan hiç değil. Çünkü Hay'ın sonradan bildikleri de çok azımızın içinde ışıldı
yor. Çünkü zaman değişiyor...

Her şey insanoğlunun eseri şimdilerde...
Artık içimizde bir elektrik lambası yanıyor.
Bazen voltaj düşüyor, fırtına çıkıyor, faturalar ödenmiyor, elektrikler kesiliyor... İşte o zaman karanlıklar içinde boğuşup duruyoruz. Ama elektirikler bir gün mutlaka geliyor. O geri geldiğinde de her şey eski haline dönüyor. Sonrasıysa hep aynı...
Antonio, peki bana noluyor?
Antonio, peki bana noluyor?
Biri ışığımı açıp açıp kapatıyor. Hiç durmuyor, hiç durmuyor...
Artık karar verse... Artık bitirse...
Eve dönmek istiyorum Antonio. İçimde yananlar hiç sönmeden...
Yorumlar
elbet bir gün eve doneceksin ve ben de bir kosede sana birseyler fısıldayacagım " bugun mua....."
bekliyorummm