
Daha çok ıslanmak korkusuyla,
Biriktiğin yerlere basmamaya çalışırken,
Şemsiyemin olmadığını unuttuğum yağmurunda,
Seni kelimelere yağan mürekkep gözlü adam…
Seni şu kesret şehrin afili mazmun denizi…
Senin kıyında işte, işte orada dinledim,
Herkeslere münhasır sahipsiz şarkını...
Bir dudak unutmaz ki ilk duyduğunu,
Bir kulak nasıl unutur oysa inanmazsın.
Beyaz bir uçurtma takılmıştı kısacık saçlarıma,
Kuyruğuna çokça tedirgin bir aşk bulaşmış,
Kurtulamadı, uğraştıkça dallarıma karıştı.
Kim bilir hangi çocuğun beyaz uçurtması,
Üstünde hangi sessizliğin bergüzar şapkası,
Hangi şaşkın kediye yarenlik ederdi bilemezsin.
Hangi şaşkın kediye yarenlik ederdi bilemezsin.
Hangi kalabalıklara dolaştı saçlarım seni saklamaya,
Ve nasıl yüreklendi bütün seyyal usançlarım,
Yüreklendi iyesiz, bizar yaşlarım,
Bir adamın gözleri sevilirdi ya en önce,
Onların dolduğu yerden döküldüm,
Ayaklarına katlanmış kâğıtlar sıkıştırdığım,
Eğreti bir masanın tam ortasına…
İşte buraya!
Sen yürüyünce kurulan ne varsa başka yerlerde,
Yoruldu ve duruldu bir sessizlikle burada..
Bütün incelikler gibi sırçadandı,
Kırıldı sonra.
Yorumlar
Seni şu kesret şehrin afili mazmun denizi…"
"Bütün incelikler gibi sırçadandı,
Kırıldı sonra."
Kalbe ve ele sağlık...