Pencereler


Siz hiç bütün pencereleri aynı yere bakan bir evde oturdunuz mu?

Ben birkaç aydır oturuyorum, kanepede uyuyorum. Kahverengi kanepe… Eskiyince havları dökülecek cinsten. Hikâyelerin kanepeleri gibi… Açılıyor, kapanıyor, açılıyor ve kapanıyor ve ben uyumaya çalıştıkça daha da çok...

Suare gündüzleri, matine geceleri...

Daracık bir sokak… Herkesin penceresi birbirine bakıyor… İnsanlar pencerelerden birbirlerine bakıyorlar. Sabahları bir oğlan çocuğu el sallıyor, bana bakıyor.

Ama benim evimin bütün pencereleri aynı yere bakıyor. İnsanlar birbirlerinin hep aynı yüzüne bakıyor. İnsanların aynı yüzüne baktığında hepsi kâğıtlara çizilmiş gibi inceliyor. İnceldikçe unutulmuyor yüzler; başını çevirdiğin her yerde yırtılmış afişler... Hep aklında bir sayfada aynı 'yüz'ler kalıyor.

Benim pencerelerim hep aynı yere bakıyor ama herkesin penceresi bana bakıyor. Perdeleri hiç açmıyorum. Pencerelerimde kırmızı perdeler var çünkü onları açınca yüzler kanıyor. 

Eskiden bu binanın yerinde şehrin tek porno sineması vardı. İnsanlara adres tarife etmekte güçlük çekmiyorum ama insanlar şehrin tek porno sinemasının yerini bilmekten utanıyorlar.  Binada oturan herkes porno film oyuncusu, diyorum. Herkes buraya bakıyor. 

Farazi yalanlar için durulmuş, pencerelere kurulmuş bütün bakışlar. Unutmama hastalarının bakışları...

Taşınıp geldiğim evde, şehir merkezine kilometrelerce uzaktaki bir evde, her otobüse binişimde bir cüceyle karşılaşırdım. Aynı cüce şimdi karşımdaki binanın altındaki börekçide duruyor, bu şehrin neresine gitsem oraya geliyor. Kuşbakışı bakınca uçan börek tepsileri görüyorum. Kendimi penceremden uçan börek tepsilerinin içine düşüp peynir olurken hayal ediyorum. Ama onların uçmadığını bildiğim için cücenin ezilmesinden korkuyorum.

Pencerelerim gece yarılarına kadar sokağı izleyen ve bacakları olmayan adama bakıyor. Birlikte sigara içiyoruz, hiç gülümsemiyor. Ona Pencere Önü Çiçeği çalıyorum.

Pencerelerim bir bisiklet hastanesine ve ağlayan kızlara bakıyor.

Hep aynı yere bakıyor…
sözcükler sökülmüş bir anıyı
ne kadar tamamlayabilirse
bir andır eski defterlerin
güneşinden vurur yüzüne
yazsam olmaz dersin
kimi zaman sırf bunun için
yazmaya değerse de
kuzeydeki pencereyi açarken
yere düşen defterden görünür:
eksik kule, yırtık nehir
sımsıkı kapatmış olsak da
bizi ürperten anıları hayatımızın
eski defter ya da kuzeydeki pencere  


(Murathan Mungan)

Ben hep sana bakıyorum, herkes bana bakıyor. 

Kırmızı perdeleri açınca yüzler kanıyor...

Yorumlar